Bu Blogda Ara

22 Haziran 2014 Pazar

Hayatın Başlangıç Kaynağı Seks

Seks aslında her şeyin başlangıcıdır, hatta başlı başına bir başlangıçtır. Varoluşun başlangıcı, doğumun başlangıcı ve ölüme inat, yaşam saçan bir zevkin başlangıcı. Doğuma sebep olabildiği gibi kimi zaman da bir yeniden doğuşa sebep olabiliyor. Yepyeni bir başlangıca...



Her şey arkadaşımın beni sevdiği bir arkadaşının mekanına götürmesiyle başladı. Saat gece onikiye geliyordu, gittik oturduk mekana. Kafe, restorant karışımı bir mekandı ve yeri çok güzeldi. Mekan kapanmak üzere olduğundan bomboştu. Önce arkadaşım içeri girdi, bir süre sonra da beni de içeri davet etti ve mekanın sahibi olan arkadaşıyla tanıştırdı. Karşımdaki manzara karşısında hayrete düşmüştüm. Ben saçma bir tiple karşılaşacağımı düşünürken karşıma güzeller güzeli bir kadın çıktı. Elleriyle röfleli saçlarını savurdu ve tokalaşmak için elini uzattı o güzel kadın. Vücudundaki dövmeler hemen dikkatimi çekmişti. Boyu aşağı yukarı 1.80-185 arasındaydı, sırf bu sebepten bile Türk olmadığı anlaşılıyordu. İran asıllı olduğunu öğrenince çok şaşırdım çünkü zümrüt yeşili gözleri vardı. Bence kesinlikle slav'dı. Sohbet ettik ve konu konuyu açtı. Uzun uzun konuştuk ve nihayetinde konu siyasete geldi. Biz o gün çok iyi dost olduk. Arkadaşımsa ikimizin uyumunu hayretle izliyordu. Halkların kardeşliğinden ve eşitlikten bahseden güzel kadınla böyle tanışmıştık. 



Gel zaman git zaman ben akşamları o mekana uğrar oldum. Her uğradığımda uzun uzun sohbet ediyorduk, birbirimizin sohbetinden keyif alıyorduk. O esnada gezi parkı olayları başlamıştı ve bir süre hiç yanına uğrayamamıştım. Polis parktan çekilince ortam sakinleşmişti ve ben de taksimden dönüp onu ziyaret etmeye gitmiştim. Beni görünce gözlerinin içi parladı. Aslında birbirimize aşık değildik, farklı bir şeydi bu. Birbirimize iyi geliyorduk. Yaşadığı semtte tanınan biriydi, çok güzeldi ve benimleydi. Herkes ona hayrandı, onu arzuluyordu ve o sadece bana bakıyordu. Daha önce de güzel kadınlarla birlikte olmuştum fakat o çok başkaydı. Onun ayrı bir zerafeti ve ağırlığı vardı. Bu sadece olgun kadınlara has bir şeydi. Gece boyu gezdik, yedik, içtik ve sohbet ettik. O gece onu hafta sonu gezi parkına götürmemi rica etti. Ben de ikiletmeden kabul ettim. Hafta sonu öğleden sonra gezi parkındaydık. Ona siperleri gezdirdim, yaşananları anlattım, oradaki bir çok kalıntının hikayesini anlattım. Hava karardıktan sonra bir kaç bira alıp parkta çimlerin üzerine oturduk. Tam karşıma oturup dirseklerini bacağıma yasladı. Gözlerimizi birbirimizden kaçıramıyorduk, her kelimede biraz daha yaklaşıyordu yüzlerimiz birbirine. Gidişat belliydi, o benim dudaklarıma bakıyordu, ben de onun dudaklarına. Böyle güzel bir seyir içindeyken birden genzimiz yanmaya başladı, beş altı saniye sonrada gözlerimiz yaşardı. Fakat ortada ne duman vardı ne de polis. Söylediklerine göre helikopterle nato tatbikat gazı atmışlar. Ben hemen kolundan tutup kalabalığın arasından çıkarttım onu. Ara yollardan geçip taksi çevirdim ve evine kadar bıraktım, gecemiz berbat olmuştu. Kapı önünde vedalaşırken tipik amerikan filmlerindeki o klasik sahneyi yaşadım. "Acaba beni kahve içmeye davet eder mi?" tutkusuyla yanıp tutuştuğum 10 saniyelik süreç hüsranla sonuçlandı. Aradan bir hafta geçti, biz görüşmeye hız kesmeden devam ettik ve bir akşam beni evine davet etti. Tabi onunla baş başa bir gece geçirecek olmanın heyecanıyla akşamı zor bekledim. Akşam oldu, evine gittim, kapısını çaldım. Olgun bir kadınla vakit geçirmek gerçekten apayrı bir deneyim sözlük. O gece hafif bir makyaj vardı yüzünde, giyinmeyiyse gerçekten çok iyi biliyordu. Abartı bir dekoltesi yoktu ama harika bir mini etekle kombine, doğal bir tarzı vardı. Evinde bile o kadar şık, giyimine o kadar dikkat gösteren bir kadındı. Kolay kolay heyecanlanmayan biri olarak ilk defa bir kadının karşısında o kadar heyecanlanmıştım. Fakat her şeye rağmen ona bunu asla hissettirmedim, ya da ben öyle zannettim. Buna gerçekten emin değilim. Beni mutfağa davet etti ve içki dolabını açtı. Dolabında envai çeşit içki vardı. Fazla düşünmeden "absolut içelim" dedim. Kesinlikle çok klas bir kadındı, her an ona duyduğum hayranlık biraz daha artıyordu. Sohbet ettik yine uzun uzun, aklımın bir köşesinde hep bir hamle planı vardı ama onu kaybetmek ve o anı berbat etmek istemiyordum. Gözlerinden beni arzuladığı belli oluyordu ama onun içten içe çıldırdığını bilmek bile benim için ayrı bir hazdı. O gece sadece sohbet edip evime döndüm. Bu durum aynı şekilde üç gece tekrar etti. Dördüncü gece yine sohbet ederken birden bire sessizliğe büründü, ne olduğunu sordum ama cevap vermedi. Birden bire başını göğsüme yasladı ve bana sarıldı. Omuzunu okşamaya başladım ve birden bire boynumu öptü. O an tam manasıyla alev aldım. Bir süre öyle birbirimize sarılarak oturduk. Yine aniden ayağa kalktı ve elimden tutarak "Gel!" dedi. Çaresizce peşinden sürüklenirken yatak odasına gittiğimizi farketmemle delicesine adrenalin salgılamam bir oldu. Bu hatırayı erotik hikayelerden ayırmak için o ayrıntılara girmiyorum ama tek cümleyle benzersiz bir deneyimdi. O arap çöllerinin sıcaklığına sahipti, bense kuzey kafkasya'nın sert ve soğuk iklimine. O yandıkça ben eriyordum, ben eridikçe o sönüyordu ve birbirimizi iyileştiriyorduk. Sabaha kadar aralıksız sürdü bu seramoni.



Ertesi gün beni öperek uyandırdı ve gitti. O gün mutlu bir gündü. Akşam tekrar yanına gittim. Toplum içinde normal arkadaş gibiydik, geceleriyse şehvetli bir çift. Bu aramızda gizli bir anlaşma gibi kendiliğinden şekillenen bir durumdu, kelimelere hiç dökmedik. Nasıl mutluysak öyle devam ettik. Bu böyle sürdü gitti ve kimse bilmedi. Onunla birlikte olmak bambaşkaydı, özgüvenimi ciddi derecede arttırıyordu. Akabinde de hep güzel gelişmelere vesile oldu ve hayatımda beni güçlü kılan yaşanmışlıklar arasında ömürlük bir yer sahibi oldu. Bütün aksilikler ve dertler üst üste gelmişken, omuzlarımda derman bitmişken beni mutlu etti ve tekrar ayağa kaldırdı. İstanbul'u terkedene kadar ilişkimiz aynı şekilde devam etti. İstanbul'dan ayrıldıktan sonra beni hiç aramadı, ben aradığımdaysa telefonu açmadı. Israrcı biri değilimdir o yüzden ben de daha fazla aramadım. Sonuç olarak görüşmek istese numaramı biliyordu ve beni arayabilirdi. Aylar sonra facebook'da evlilik fotoğraflarını gördüm. Mutlu gözüküyordu ve bu beni mutlu etti. Hiç bir şey yazmadım çünkü o artık evli biriydi. Aradan bir ay geçmişti ve ben bunları tam unutmuştum ki telefonuma gelen mesajla mutluluk ve şaşkınlığı bir arada yaşadım. Mesajda "İçimdeki duygusal kişiliği ortaya çıkarttığın için çok teşekkür ederim." yazıyordu, ben de "Senin için hayatı biraz olsun güzelleştirebildiysem ne mutlu bana, çünkü sen benim için hayatı güzelleştirdin. Ben teşekkür ederim." yazdım. Sonra mesajları ve bütün yazışmalarımızı imha ettim. Akabindeyse hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik fakat bu güzel hatıra zihinlerimizde yaşamaya devam etti.