Bu Blogda Ara

25 Nisan 2014 Cuma

Tayyip Erdoğan Lsd Kullansa Olabilecekler

Çok ilginç diyaloglar yaşanırdı. Farz-ı misal dış mihraklar veya lobiler Tayyip Erdoğan'ın çayına lsd karıştırdı. O esnada yanında Ahmet Davutoğlu var. Tam da önemli toplantıların yapılacağı bir güne denk gelmiş olsun bu olay. Bak sen o zaman komediye;

Ahmet Davutoğlu dış politikadan bahsederken bir an başbakandaki değişikliği farkeder:

Ahmet Davutoğlu:
- Efendim iyi misiniz?

Tayyip Erdoğan:
- Hiç bu kadar iyi olmamıştım! Mutlu'ya söyle polisimizi güçlendirsin. Muammer'in Saruman'dan aldığı formül tez uygulansın. Yarın hepsini birer uruk-hai olarak görmek istiyorum. Artık çevvik kuvvet değil, Urukkuvvet olacak. Tomaları da satın. Artık dev kurtlara binecekler. Kurtlar daha caydırıcı olacaktır.

Ahmet Favutoğlu:
- efendim ne diyorsunuz?

Tayyip Erdoğan:
- Güçlü polis güçlü Türkiye diyorum, pardon Osmanlı diyorum.

O esnada başbakanlık sekreteri içeri girer ve:

Başbakanlık sekreteri:
- Efendim ABD başkanı Barack Obama, ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton ve Nato genel sekreteri Rasmussen gelmek üzereler. Karşılama için alana gitmemiz gerekiyor. Bütün hazırlıklar tamam, talimatınızı bekliyoruz.

Tayyip Erdoğan:
- Gelsinler. Ben de onları bekliyordum. Padişahlarına hürmetlerini sunmak için geç bile kaldılar.

Ahmet Davutoğlu:
- Efendim neler söylüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan:
- Artık orta dünyanın hakimiyiz Ahmet! Hepsi gelecek teker teker önüme dizilecek!

Ahmet Davutoğlu:
- Orta doğu demek istediniz sanırım.

Tayyip Erdoğan:
- Ayrıntılara çok takılıyorsun Ahmet! Ben ne diyorsam doğrudur! Ben bilirim, çok iyi bilirim. Doğunun ne demek olduğunu bilirim ve çok iyi bilirim! Bunu bil...

Ahmet Davutoğlu:
- Peki efendim.

O esnada Barack Obama, ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton ve Nato genel sekreteri Rasmussen öfkeyle içeri girerler:

Barack Obama:
- Umarım bu saygısızlığın mantıklı bir açıklaması vardır Tayyip!

Tayyip Erdoğan:
- Bir ülkeyi kara günlerinde omuzlarında taşıyarak bu ak günlere erdiren bir liderle nasıl konuşuyorsunuz? Halkının %50'sinin oyunu alan bir lidere nasıl sesinizi yükseltirsiniz ulen!

Barack Obama:
- Sen kiminle konuştuğunu zannediyorsun!

Tayyip Erdoğan:
- Çıkın gidin buradan. Döverim seni. Hepinizi döverim ulen!

Barack Obama:
- Biz çok gördük senin gibi liderleri. Hepsi teker teker devrildiler. (Obama yanındakilere dönerek) Gidelim arkadaşlar. Seninle görüşeceğiz Tayyip...

Tayyip Erdoğan:
- Tankla, topla falan beklerim. Uçakla, ağır sanayi hamlenizle falan...

Ahmet Davutoğlu:
- Efendim ne yaptınız? Başımız büyük derde girdi.

Tayyip Erdoğan:
- Ben ne yaptığımı biliyorum, çok iyi biliyorum. Aynı zamanda derdin ne olduğunu bilirim ve çok iyi bilirim! Sen bunlara kafanı takma. Esed'e de ferman gönder. Tez vakitte Suriye'yi bize teslim etmezse bir gece ansızın Kahire 82, Şam 83, Bağdat 84, Mekke 85, Medine 86... Orduyu da hazırlasınlar, sefere gidiyoruz...

Ahmet Davutoğlu:
- Efendim n...ne...ne oluyor? Hem bu Suriye dışında Mısır, Suudi Arabistan ve Irak'la da savaşmamız anlamına gelir!

Tayyip Erdoğan:
- Biliyorum, çok iyi biliyorum. Savaşmanın ne demek olduğunu bilirim, çok iyi bilirim.

Ahmet Davutoğlu:
- Efendim lütfen böyle bir şey yapmayalm bakın...(Tayyip Erdoğan sözünü keser)

Tayyip Erdoğan:
- Emirlerime karşı mı geliyorsun? Tez kelleni vurdururum Ahmet! Kendine gel!

Ahmet Davutoğlu:
- Peki efendim. (Oradan ayrılırken) Allah'ım sen yardım et yarabbim. Ortalık çok karışacak, çok...

Ertesi gün gazete manşetleri:

Guardıan:
-türkler çıldırmış olmalı!

New york tımes:
- üçüncü dünya savaşı!

Fınancıal tımes:
- para pul oldu!

Le monde:
- ne oluyor lan!

La stampa:
- işte bu bittiğimizin resmidir!

El mundo:
- hassiktir amk!

Epoka e re:
- olum siz manyak mısınız!

El cezire:
- Allahu ekber!

Chunıchı şimbun:
- ülke olarak kenetlenmeliyiz!

Habetürk:
- penguenlerin çiftleşme mevsimi geldi.

Hürriyet:
- Madonna amerikan ordusuna moral vermek için düzenlediği konserde firikik verdi. 

Akit:
cihada ey müslümanlar! fakat bi dakka! müslümanlara saldırmışız lan! 

Akabinde gelişen olaylar:
Türkiye aynı anda Suriye'ye, Mısır'a, Suudi arabistan'a ve Irak'a saldırır. İran fırsattan istifade İsrail'e saldırır. Kuzey Kore dayanamaz ve o da Güney Kore'ye saldırır. Japonya son dönemde büyük gelişme gösteren Çin'in ilerlemesini önlemek ister ve Şenkaku takımadalarını bahane ederek savaş ilan eder. Savaşta Japonya'nın filmlerde gördüğümüz kalitede robotlar kullanması dünyayı hayrete düşürür. Rusya, Çeçenistan başta olmak üzere ayaklanan Kuzey Kafkasya ülkelerine saldırmaya başlar. Akabinde Amerika'da kendini birine saldırmak zorunda hisseder. Bu tabi ki eski düşman Rusya olur. Rusya'nın halkına soykırım uyguladığını söyler ve Rusya'ya saldırır. Azerbeycan hiç zaman kaybetmeden Ermenistan'a saldırır. Yunanistan ekonomik olarak tamamen sıfırı bulur ve "Savaşı kazanana Yunanistan hediye! Sadece Yunanistan mı? Hayır! Yanında Yunanistan'la beraber iflas eden Kıbrıs Rum kesimi de cabası. İyi olan kazansın." sloganıyla propaganda faaliyetlerine başlar. Gökyüzü kızıla dönmüştür. Dünyaya acı, kan ve gözyaşı hakimdir...

Aradan 48 saat geçmiştir ve Tayyip Erdoğan lsd'nin etkisinden arınmıştır. Ahmet Davutoğlu yanında gözyaşları içinde dua ediyordur.

Tayyip Erdoğan:
- Ahmet ne oldu? Neden ağlıyorsun?

Ahmet Davutoğlu:
- Efendim 3. dünya savaşı çıktı! Suriye, Mısır, Suudi arabistan ve Irak'la savaştayız. Nato'dan atıldık. Amerika ile diplomatik ilişkilerimiz bitti...

Tayyip Erdoğan:
- Ne içirdiniz lan bana! Abdullah nerede? O ne yapıyor?

Ahmet Davutoğlu:
- Basın toplantısı düzenledi. Demokrasinin sadece seçimden ibaret olmadığını, iyi niyetli mesajların alındığını söyledi ve illegal örgütlere karşı da sağduyu çağrısı yaptı. 

Tayyip Erdoğan:
- Hayıııır! Bu bir kabus olmalı! Uyanırım herhalde birazdan. Hep gezi eylemleri yüzünden böyle oluyor. Hemen bana Obama'yla bir görüşme ayarla!

Ahmet Davutoğlu:
- Yapamam... Onu makamınızdan kovdunuz, hatırlamıyor musunuz?

Tayyip Erdoğan:
- Hasssiktirrrrr... Nasıl olur? 

Ahmet Davutoğlu:
- Eee sonra da " Bir gece ansızın Kahire 82, Şam 83, Bağdat 84, Mekke 85, Medine 86" dediniz. Biz de Suriye, Mısır, Suudi Arabistan ve Irak'la savaşa girdik. Tabi akabinde çarşı karıştı ve 3. dünya savaşı çıktı.

Tayyip Erdoğan:
- çarşı deme bana!

Ahmet Davutoğlu'nun telefonu çalar. Arayan faiz lobisidir:

Faiz Lobisi:
- Başbakanla görüşmemiz mümkün mü? Söyleyeceğimiz çok önemli şeyler var.

Ahmet Davutoğlu:
- Tabi ki görüşebilirsiniz, zaten yarına çıkacağımız belli değil. Bari bugün herkes dilediğiyle konuşsun. Telefonu başbakana veriyorum.

Tayyip Erdoğan:
- Sizi dinliyorum.

Faiz Lobisi:
- Tayyip bey biz sizden çok özür diliyoruz! Gerçi bu saatten sonra bir önemi kalmadı belki ama bunu size söylemek zorundayız.

Tayyip Erdoğan:
- Buyrun söyleyin.

Faiz Lobisi:
- Son zamanlarda bizimle çok uğraşıyordunuz. Biz de ajanlarımız vesilesiyle size iyi bir ders vermek için çayınıza lsd karıştırdık. Amacımız bizimle baş edemeyeceğinizi göstermekti fakat her şey kontrolden çıktı. Dünya olarak komple battık. Biz özür diliyoruz. Keşke lsd yerine daha hafif bir uyuşturucu kullansaydık. 

Tayyip Erdoğan:
- ne diyeyim allah belanızı versin.

Faiz Lobisi:
- Verdi efendim verdi. Allah hepimizin belasını verdi...

--------- --- --------- the end --------- --- ---------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder